Ekim 28, 2012

selimcilik

İnsanlar edebiyatı davranışlara, durumlara bir kılıf gibi görüyor olmasın? Şu bohemliğimizin saflığıyla bohemliğinizin kurnazlığını durup izliyor muyuz? Hafife alınmayacak kadar geniş bir yavan kesim var, bunlar aynaya bakıp "aynı filmlerdeki gibi" mi diyorlar?
Fakat bir selim modası var gözler önünde, cinayet sebebi. Tutunamayanlar da piç edilmiş demek istemiyorum ama edilmişti çoktan. Belki ben de ettim, belki de hepimiz ettik. Böyle beylik laflar da ayıp, bu durum da. Utanmamız gerek. Beter olalım.
Kişisel evrim sürecindeki entelektüel oğlanlarımızın bir bölümünün "selimcilik" oynaması sabır taşırıyor, bu yazıya sebep olan bu. Nasıl ki şiir dediğimiz şeyin kıymeti sosyal medya aracılığıyla hiç edildiyse bu da öyle. Bu insanlar direkt Selim Işık üzerinden yürüyor. Üstelik bunların selimciliği bir tür "-mış gibi" yapmak. Fakat bu kez farkında olmadan Oğuz Atay. Öyleymiş gibi yapmak. İnsan tiksiniyor, insan sizin ayıbınızdan utanıyor. Beter olun. Ve lütfen benimle bu duruma sinirlenin.

Selimcilik adlı sosyal tespitten sonra öyle bir nefret krizine girdim ki öfkeden gözlerim yandı. İnsanlar bunu bu kadar rahat bu kadar rahatsız edici bu kadar açık bir şekilde nasıl yapabiliyor? Bu insanlar puşt mu? İşi Oğuz Atay'a kadar götürdüm. Öyle küfür ettim öyle çok öfkeyle dolup taştım ki dedim sen de beter ol adam. Sanki o an bir daha Oğuz Atay'ın yanından bile geçmeyecekmişim gibi geldi. Metrobüste girdiğim bu sinir harbinden eve kadar kurtulamayınca yürüdüm ki geçsin. İlk aklıma gelen yere girdim. Karşıma çıkan dergi bölümünde met-üst'ü gördüm. Elime aldım, rastgele bakmak için açtım. Bir de baktım "sevinmeyin, daha ölmedim"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder