Kasım 19, 2012

edebi entropi

bir şeyleri çok seviyorsun da onlara zerre uygunluk göstermiyorsun. şekillenmiyorsun onlarla. onları kullanıyorsun ve unutuyorsun.
tüm bu kitaplar, tüm bu şarkılar sevilmek, yaşanılmak, yaşatılmak için var. seviyorumlarla üzerine dikilecek bir etiket aramak için değil. düpedüz çirkinlik. sevgilerin gösterişleri, sevgilerin gerçeksiz yamanması, sevgilerin yaşanmadan, anlaşılmadan göze sokulması, yozlaştırılması, köksüzleştirilmesi. bunun sosyal medyayla büyük ilgisi var. "göstermek" ihtiyacı. hiçkimse görmüyor, duymuyor olsaydı da aynı şeyleri yapar mıydınız? sorgulamanız ve emin olmanız gereken şey bu. en basiti, küçük iskender'in değer kaybı yaşamasına sebep olan, gerçek okuyucu kitleden, asıl takipçilerden tiksindirilmesine sebep olan şey. bu sahtelik, geçicilik çirkinliğine neden olanlar yaşantılarında aşk diye, sevgi diye bir şey de olmadığına inanan kimseler-çoğunlukla. sanata gösteremedikleri gerçek hisleri insanlarda görememekten yakınmalarında bir gariplik var. bir şeylerin tutkusuna varmamış, tadını içinde yaşatmamış birilerinin kendisini düşünmek, tartmak, aşağılamak, "küçük insan" saymak eksikliği. halbuki bunlar insanlık için gerekli şeyler. kendinizi yüceltmek, sevmek, beğenmek için dönüp bakıyorsunuz kendinize. bunlar da gerekli fakat bendeki entropiye neden olan birçok şeyin kaynağında açığa çıkan bu çirkinlikler var. bilmiyorum ne zamandır.
söylediğim birçok şeyden nefret ediyorum. bir süre sonra pişman oluyorum. kısa süre içinde gerçekleşen bu değişimlerin temelinde, nedeninde ben varım. yazıyorum bozuyorum yoruluyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder