Haziran 28, 2012

Sabina

İnsanlar nasıl biri olduğum konusunda uzlaşamıyor. Pek azı bunun ne olduğunu, nasıl bir şey olduğunu biliyor. Anlatırken, açıklarken güçlük çekiyorlar. Tam bir kelime bulamıyorlar. Sakin biri dediklerinde karşı çıkıyorlar. Hareketli dediklerinde de. Bunların hepsi olduğumu anlatmaya çalışan, bunu bilen öyle az insan var ki. Bu beni mutlu ediyor. Onları beni anlatırken izledim, sessizce, müdahale etmeden. İki, üç ay önce. Her biri anlatmaya çalıştıkları şeyi çok iyi biliyor ama anlatırken ifade güçlüğü çekiyorlar. Dengesiz diyemiyorlar, bunun bir denge olduğunun bilincindeler. Onları seviyorum. Gecenin bir yarısı aklıma geliyorlar. Anlatmaya çalışırken kısa bir yol bulamamaları aklıma geliyor. Ruh değişimlerime katlanmaları, alışmaları aklıma geliyor. Hiçbir kan bağımız yok. Beni, bana aileden çok bir zorunluluğu andıran bu yapaylıktan daha iyi tanıyorlar. Evim burası değil. Evim, benim evim burası değil. Gecenin şu saatinde onları düşünürken, beni zorlanarak anlatışlarını düşünürken bunun çok basit bir yolu olduğunu, üstelik bildiğimi hissediyorum. Gadjo Dilo'yu niye bu kadar seviyorsun diyor biri. Buluyorum. Bu kadar basit işte: Nora Luca ve Tutti Frutti. Ne olmuş yani?

http://youtu.be/_TjGQbUz36Q  ve http://youtu.be/6buWjmCIys0

Aynı ruhta, aynı oranda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder